UZUN LAFIN KISASI
Düşmanla karşılaştık ve o biziz*, 2021
Sistem sorunsuz çalışmak ister. Aksaklığa ve gecikmeye tahammülü yoktur. Düzenine aykırı bir parça istemez. Tek tipleştirmeye dayalıdır. Algılarımızla oynar, onlara hükmeder. Doğrunun yanlış, yanlışın doğru olduğuna dair dayatmalar fark etmeden sızar bilincimize. Manipülasyon ve propagandanın yeni adı algoritmadır. Şimdi reddettiğimizi sandığımız bir şeyi küçük bir ekranda beliren beğeni tuşuna basarak aslında çoktan kabul etmişizdir.
Sistem dışı kalmanın sonuçlarına dair yaratılan korku ikliminde eleştirdiğimizi ya da itiraz ettiğimizi sandıklarımız, kendi öz sansürümüzden geçmiş cılız seslerden başka bir şey değildir.
Dahil olmazsak yok olacağımıza inandırıldığımız bu sistemde törpülenerek, öğütülerek gönüllü köleler olmayı öğreniriz. Ve bu noktadan sonra verdiğimiz ödünler, alıştığımız kolaycılığımız, tepkisizliğimiz… hepsi kendi seçimlerimizdir, sistem kendini aklamıştır.
Sahte bir özgürlük sloganı eşliğinde, bireyi yok eden sistemi var ederiz.
*Walt Kelley,1970
Sivil İtaatsizlik, 2021
Eski fotoğraflar beni daima etkiler. Çoğu bu dünyadan çoktan göçmüş insanların fotoğraf karelerinde donup kalmış gülüşleri, bazen neşeli bazen hüzünlü bakışları… iki sevgilinin ya da büyük bir ailenin kimsesiz kalmış fotoğrafları… her haliyle hüzünlüdür.
Artık kimsenin aile albümünde bir yeri olmayan, kimsesiz anılar olarak kalmış bu insanlara yeni hikayeler yazarım. Sesleri, sözleri, nefesleri tükenmiş olsa da başka bir formda ve başka bir hikayede yeniden yaşamaya devam ederler.
“Sivil İtaatsizlik” böyle hikayeler anlattığım bir seri olan “Uzun Lafın Kısası” na dahil bir iş. Gerçek hayatta belki de sevdiklerini bir daha hiç görememiş bu askerin benim hikayemde hazin bir sonu yok. O romantik bir adamdı, barışa inandı. Savaşı reddedip doğduğu topraklara geri döndü ve bahçesinde güller yetiştirdi.